extended Results

• atmak (v.)
  طرح
  daha fazlası ...
• gıdaklamak (v.)
  طرح
  daha fazlası ...
• döküm (n.)
  طرح
  daha fazlası ...
• delmek (v.)
  طرح
  daha fazlası ...
• maket (n.)
  طرح
  daha fazlası ...
• terk (n.)
  طرح
  daha fazlası ...
• düşük (n.)
  طرح
  daha fazlası ...
• çıkartmak
  طَرَح {[طرْحَا]}
  daha fazlası ...
• ortaya atılmak
  طرح
  daha fazlası ...
• tarh
  طَرَحٌ
  daha fazlası ...

örneklerde

• - Onunla sevişti.
  لقد طارحها الغرام
• Winston, Elizabeth'le sevişti.
  وينستون طارح إليزابيث الغرام
• Bugün soruları ben soracağım. Hadi yakında görüşürüz.
  ،سأكون طارحة الأسئلة اليوم .أراكَ قريبًا
• Arkada kocaman bir ağaçlık var... ...ve bu şeylerle dolu.
  هناك بستان من الاشجار الطارحة هناك مملوءة بهذا الشىء
• Bütün muhteşem gösterilerde... ...bilirsin, farklı bir şeyler var.
  أن في كل العروض الطارحة هناك شئ صغير مميز فيها
• Bak. Tek bildiğim, Wade aylardır uğraştığı kızla yattı.
  كل ما أعرف أن (وايد) طارح الغرام مع الفتاة
• Belki de evdeydi ama sensiz o yatakta yatmaya dayanamadı, o yüzden kanepede eziyet çekmiştir... ...ve tüm kadınlara orada çakmıştır.
  ،لذا إضجع على الأريكة .وطارح كلّ النساء عليها
• Hâlâ ayyaş. Bir polise şiddet uygulmamaktan, bir de ufak bir hırsızlıktan sabıkası var. Melek değil.
  ، بعد تعديه على شرطي , يقوم بجريمة سرقة زهيدة .. ليس بملاك ، أظنه طارح أحد بائعات الهوى و
• Tanrım, midem!
  (وأخبرهم أن ذات مرة العم (بارني طارح سبع فتيات على التوالي
• Siktir, o olayı az daha basına vereceğimi bile unuttum... ...ve şimdi kadın arayıp soru sormak istiyor.
  تبا ، لقد نسيت أني ضغطت على ذلك الأمر والآن هي تتصل طارحة الأسئلة