New: Verb conjugations - all tenses, all adjective , plural forms; accusative, dative and genitive, optimized search with word stem.
örneklerde
-
Başkaları yapmak istediklerini şatafatla beyanat etmek ister.و آخرون يكون لديهم خطب عظيمة يريدون إلقائها
-
Bu şatafatın parası benden çıkıyor, seni--أنا أدفع مُقابل رفاهيتك , ايها ال
-
Mimari yapı, grotesk etkiyle Orta-Avrupa şatafatında.الهندسة المعمارية فن من أوساط أوروبا بتأثيرات قوطية
-
- Bir oyuncunun yaşamı eğlencelidir - Nereye gidiyorsun? @Bir şatafat içinde yaşlanırsın.@# تسرح شعرك ( بامبادور )0 #
-
Rokoko, ...gereksiz şatafatıyla çöküşe geçip, tarihte kaybolmaya yüz tutmuştur.ركوكي بسبب كثرة إنحطاطه فإنه منبوذ و مفقود في التأريخ
-
Genç, güzel bir eş. Tam da günümüzün şatafatında.زوجة جميلة وشابـّة، في أيـّامنا هذه، كما تعرف
-
Şatafatı sevmiyor dedim sana Mub. Senin aksine, kraliçe zevkli biri.لقد أخبرتك إنها لا تحب المبهرجة .يا (ماب)، على عكسك إنها تُحب النوع
-
- Teşekkürler, Noodles. - Tüm bu şatafat yalnızca bir alışveriş merkezi için mi?شكراً - !كل هذا الهرج لمتجر -
-
Çünkü ölüm bir anda olur biter. Hazırlık ve şatafat, asıl sevdiği kısım burası..لأنّ الموت يستغرق لحظة فحسب .الإعداد والمُواكبة، هذا ما يُحبّه
-
Şunu bil, hayatında... ...bir parça şatafat istemen suç ya da... ...bir yaşam tarzı seçimi değildir.أريد أن تعلم بأن الرغبة ببعض الرونق في حياتك ليست جريمة أو أسلوب حياة