بَلَعَ {[َ بَلْعًا]}
les exemples
  • Yutmak zorunda kalırsanız...
    اذا اضطررت لابتلاعه
  • Klasikleri yalayıp yutmak.
    لكِ هذا. تبدين رائعة
  • Duman yutmaktan kendinden geçmiş.
    سموك هو
  • Bunu yutmak istemiyorum.
    لا أريد إبتلاعها
  • Yutmak için fazla geldi.
    بالكاد أكبر قليلاً لكي يبتلعها
  • Karanlığı seni yutmak istiyor
    سواده يريد إبتلاعك
  • Yutmak zorunda kalirsaniz...
    في حالة إذا ما تحتم عليك ابتلاعها
  • Kim yutmaktan bahsetti ki?
    من قال أنكَ ستبلعها ؟
  • Tanrım, derini yalayıp yutmak istiyorum.
    أريد لعق جلدك حتى الذوبان
  • Yutmak istemiyorum çünkü ziyadesiyle tatlı.
    لأنها حلوة المذاق