ejemplos de texto
  • Yaşamlarını savuşturmak için.
    ليجتنبوا أكاذيبهم
  • Onu dövmek, savuşturmak olur.
    إن ضربه لن يجدى شيئا
  • - temel olarak enfeksiyonu savuşturmak içindi.
    ما الأمر الآن د.
  • Ama bütün saldırılarını savuşturmak zorundasın.
    لكن , عليك تفادي جميع هجماته
  • James'in savuşturmaktan başka şansı yok.
    لا يملك (جيمس) خياراً سوى مقاومة الهجوم
  • Sadece onları haksızca savuşturmak istemiyorum.
    أريد فقط التأكد من أنني لم .أرْفضُهم بشكل غير عادل
  • Ritimdeki duraklamayı savuşturmak için hareketini hızlandırmalısın.
    يجب أن تسرعي من الحركة لتقللي من الدقة
  • Yakalanırsanız çok tehlikeli ama savuşturmak çok kolay.
    من الخطير إذا تم ضربك , ولكن تفاديها سهل
  • Ailem savuşturmak için çok para harcadı.
    أهلى دفعوا الكثير من المال لتجنب هذا
  • İstilayı savuşturmak için, yuvayı ateşe vermelisin.
    لكي تحارب الإبتلاء يجب عليك أن تحرق العش.