مدرس {ج مُدَرِّسُون}
ejemplos de texto
  • Hikayelerimi kimseye okutmam.
    .أنا لم أجعل أحد يقرأ قصصى
  • Okutmanların sorunu bu.
    .وتترك لك ثروتها الكاملة
  • Çocuklarımı okutma imkânım yok.
    ليس مقدرا لأبنائى التعليم
  • Okutmandı, sonradan doçentliğe terfi etti.
    هى كانت محاضر بالساعة ، ثم رقيت إلى أستاذ مشارك
  • Çalıştığı gemideki kaptana okutmaya götürdü.
    سيأخذنى إلى سفية الكابتن
  • Bana hiçbirini okutmadan yaktı onları.
    لقد حرقهم قبل تمكني من قراءة ايهم
  • Bunun bir okutman başvurusu olduğunu sanıyordum.
    آسفة، ظننت أن هذه المقابلة لتعليم الطلاب
  • - Ox! - Joe Kelly okutman olmayı nasıl başardı?
    (أوكس) - كَيفَ تمكن (كيلى) من أن - يصبح قارئ للكتاب المقدَّس‏؟
  • Bana sormadan senaryoyu ona okutmayı biliyorsun ama.
    لكنك عرفت نصحه دون استشارتي
  • Bana sormadan senaryoyu ona okutmayı biliyorsun ama.
    لا أعرف كيف أخبر (فينس) بهذا لكنك عرفت نصحه دون استشارتي