Examples
  • Rachel, iflas etmek üzereyiz.
    راشيل), نحنُ نتدمر ونحترق)
  • İflas etmek de değil.
    وإفلاس أيضا شيء صغير
  • Akciğerleri iflas etmek üzere.
    لديها تهتك .حاد فى الرئة
  • Burayı iflas etmek için açmadım.
    لم أفتح هذا المحل لأراه يفشل
  • Ama jeneratör iflas etmek üzere.
    لكن الكهرباء معطله
  • Sağ vantrikül iflas etmek üzere.
    ويحاول بطينه الأيمن أن يخفق
  • Burayı iflas etmek için açmadım.
    أنا لَمْ أَفْتحْ هذا المكانِ فقط لرُؤيته يَفْشلُ.
  • İflas etmekten geçici olarak kurtulmuşlar.
    إنهم على مشارف الإفلاس.
  • Çocuğun organları iflas etmek üzere.
    .الصبي على وشك الدخول في حالة فشل الأعضاء
  • Beni bağışlayın ama neredeyse iflas etmek üzereyiz.
    أرجوكِ ,اعفيني, عندها سيتوجب علينا أن نقدم لكم خصوماتٍ تخفيضية