Examples
  • Tren hareket etmek üzereydi...
    كان القطار قد بدأ بالمغادرة
  • Amaç durmadan hareket etmek.
    الهدف هو الحركة الدائمة
  • Hareket etmekte güçlük çekiyorum
    أجد صعوبة في التحرك
  • Hareket etmek zorundasın, albay.
    قواتك على خطوط العدو
  • Hareket etmek ister misin?
    هل يمكنك التحرك؟
  • Yalnız hareket etmek.
    أن أتابع المسيرة لوحدي
  • Gemi hareket etmek üzere.
    السفينة ستبحر
  • Kişisel amaçlarla hareket etmek.
    لتتصرفي بأنانية أيضاً
  • Kişisel amaçlarla hareket etmek.
    للتصرّف وفق الأهواء الأنانية
  • İsteklerime göre hareket etmek.
    إنه يقترب مما أريده